Blog Yazısı: Abdullah Seçgin / Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı
Dijital beşeri bilimlerde başvurulan yöntemlerle hazırlanan çalışmalar giderek artıyor. Bu kapsamda ArcGIS gibi Coğrafi Bilgi Sistemleri tabanlı programlar, tarihi verinin görselleştirilmesi ve mekânsal analizinin yapılması için son derece kullanışlı araçlardır. Bu blog yazısı ise Hüseyin Ayvansarâyî'nin Hadîkatü’l-Cevâmi‘ isimli eseri üzerine tarafımızca Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanan ve ArcGIS isimli programdan yararlanılarak eserdeki yapı stoku ve ilgili verilerin haritalandırılmasını içeren çalışma ele alınacaktır.
1195/1780-81 yılında tamamlanan eserde İstanbul’da bulunan başta câmi ve mescit olmak üzere mekteb, çeşme, türbe, medrese, hamam, tekke ve sebil gibi çok sayıda yapı çoğu zaman banileri ile birlikte zikredilir. Toplamda 2000’i aşan sayıda yapıdan bahseden Ayvansarâyî eserinde câmi ve mescitleri sıralarken sistematik olarak ilerler ve suriçindekileri alfabetik olarak okuyucuya sunar. Sonrasında surdışına çıkarak tarihi yarımadanın kuzey ve güney kıyıları ile Theodosius surlarının hemen dış tarafında bulunan câmi ve mescitlere değinir. Akabinde Eyüp ile çevresinde bulunan Davud Paşa, Vidoz, Alibeyköy, Sadabad, Kağıthane ve Karaağaç gibi köy ve küçük yerleşim yerlerinde yer alan yapıları belirtir. Buradan Hasköy ve Kasımpaşa ile başlayarak Galata surlarının içinde ve dışındaki câmi, mescit ve diğer yapılar ile devam eder ve Tophane ile Beşiktaş üzerinden Boğaz’ın kuzeyine doğru ilerleyerek Rumeli tarafında bulunan yer ve yapıları tamamlar. Boğaz’ın Anadolu yakasında ise Üsküdar’dan başlar ve sonrasında Üsküdar’ın daha çok güney ve doğu kısmında kalan yerlere geçer ve son olarak Üsküdar’ın kuzeyine doğru çıkar ve Anadolukavağı’na varınca eserini tamamlar. Bu kapsamda eserde zikredilen yerleri haritada da belirtildiği üzere temelde dokuz bölge altında toplayabiliriz: Nefsi İstanbul, Eyüp, Eyüp çevresi, Galata, Galata çevresi I (Hasköy - Kasımpaşa), Galata çevresi II (Tophane - Kavak Kalesi), Üsküdar, Üsküdar çevresi I (Haydarpaşa - Kısıklı), Üsküdar çevresi II (Istavroz - Anadolukavağı).
Görsel 1: Eserde zikredilen yerlerin 9 bölge olarak tasnifi.
Bu gruplandırma yapılırken eserin nüshalarında ilgili bölgeler için kullanılan ifadelerden yararlanıldı. Örneğin eserde Kasımpaşa’dan bahsedilirken bu yerin Galata nahiyeleri dahilinde olduğu bilgisi de veriliyor ve bu da Kasımpaşa’yı Galata çevresinde yer alan bölgeler arasında belirtmemize imkân tanıyor.
Görsel 2: Kasımpaşa Câmii başlığından önce belirtilen "nevâhî-yi Galata" ifadesi.
Ancak şu nokta da belirtilmelidir ki eserin çeşitli yazma ve matbu nüshalarında da fark edildiği üzere bu haritada belirtilen sınırlar aslında değişikliğe açıktır. Örneğin aşağıdaki haritada gösterildiği gibi yazmalarda Hasköy’de olduğu zikredilen câmi ve mescit eserin matbu nüshasında Hasköy’e dahil edilmiyor.
Görsel 3: Daire içerisindekiler Hasköy'de zikredilen Sütlüce Câmii ile Kaysûnîzâde Mescidi
Ayvansarâyî’nin İstanbul tasnifinin yanında eserde zikredilen câmi, mescit ve diğer yapıların konumlarının tespiti de yapıların bölgelere göre dağılımını kavramak ve bizlere şehirde yapıların nerelerde yoğunlaştığını göstermesi bakımından önemlidir. Bunun yanında yapıların inşa tarihleri göz önüne alındığında Eyüp, Üsküdar ve Boğaz’ın iki yakasında eserin yazıldığı dönemlerde bir hareketlilik gözlenmekte ve bu açıdan şehrin bu bölgelere doğru genişlemekte olduğu fark edilmektedir.
Görsel 4: Boğaz'ın Anadolu kıyısındaki câmii ve mescitler (28/29)
Eserde yer alan toplam 875 câmi ve mescit bölgelere göre karşılaştırıldığında nefsi İstanbul’un (534) ardından Üsküdar (79), Eyüp (46) ve Kasımpaşa (44) öne çıkmaktadır. Câmi ve mescidin yanı sıra eserde zikredilen diğer yapı türleri ve sayıları ise şu şekildedir: 214 mekteb, 202 çeşme, 156 türbe, 122 medrese, 97 hamam, 83 tekke, 50 sebil, 48 saray, köşk, yalı vb. yapılar, 46 kapı, 23 imaret, 21 kütüphane, 14 han, 6 tabhane ve 5 darüşşifa.
Görsel 5: Üsküdar'daki câmi ve mescitler (77/79)
Eserin dikkat çeken en önemli unsurlarından biri Ayvansarâyî’nin zikrettiği câmi ve mescitlerin mahallesinin olup olmadığına ilişkin “mahallesi vardır” veya “mahallesi yoktur” şeklindeki ifadeleridir. Buna göre eserde “mahallesi vardır” ifadesinin geçtiği câmi ve mescit sayısı 519’dur. Bu sayı İstanbul’da mahalle sayısı hakkında kaynak olarak kullanılan kayıtlar ve çalışmalar ile karşılaştırıldığında görece yüksek gözükmekte ve Ayvansarâyî’nin mahalle algısı hakkında araştırmacıları düşünceye sevk etmekte. Bunun yanında eserde belirtilen bölgeler arasında “mahallesi vardır” ifadesinin daha çok olduğu yerler: Nefsi İstanbul, Eyüp, Galata çevresi I ve II ile Üsküdar şeklinde karşımıza çıkıyor. Mahallesi olmayan câmi ve mescitler ise Üsküdar çevresi I-II olarak tanımlanan bölgelerde yoğunlaşıyor.
Görsel 6: Eyüp'te mahallesi olan ve olmayan câmi ve mescitler (46/46)
Son olarak eserin çeşitli nüshalarında kimi zaman aynı câminin mahallesi hakkındaki ifadelerin birbirinden farklılık göstermesi düşündürücüdür. Örneğin Fâtih Câmii yazma nüshalarda “mahallesi yoktur” olarak belirtilirken eserin Ali Satı Efendi tarafından 1838’de yazılan zeyliyle birlikte yayınlanan matbu nüshasında ifade “mahallesi vardır” şeklindedir. Buna benzer uyumsuzluklar aynı şekilde kimi zaman yazma nüshalar arasında da görülmekte. Bu açıdan benzeri uyumsuzluklar eserin bütünü düşünüldüğünde sayı bakımından görece az olsa da Hadîka’yı kaynak olarak kullanırken nüshalarını karşılaştırmanın önemi fark ediliyor.
Hadîkatü’l-Cevâmi‘ zengin içeriği ile sadece câmi ve mescitleri için değil dönemin İstanbul’unda bulunan çok sayıda başka yapı türünü de içeren sistematik bir şekilde yazılmış ansiklopedi niteliğinde bir çalışma ve bu açıdan araştırmacılar için çok değerli bir kaynak. Eserdeki yapıların konumlarının tespit edilip dijital yöntemler kullanılarak haritalandırılması ve analiz edilmesi Ayvansarâyî’nin İstanbul algısını kavramayı sağlıyor ve genel anlamda şehrin dokusu üzerine yapılan çalışmalara da katkıda bulunuyor.
Kaynakça
Comments